“Ölçüsüzlüğün Cazibesi”
O gece onu ilk kez gördüğünde, gözleri değil… burnu fark etti önce.
Bir şey farklıydı.
Bu adam sıradan bir şey taşıyor olamazdı.
Hindistan ceviziyle karışan kakule ve safran—neredeyse kural tanımaz, neredeyse aykırıydı.
Ama tam da bu yüzden… baştan çıkarıcıydı.
Kadın gözlerini ondan alamadı.
Ne giydiği, nasıl yürüdüğü, hatta nasıl güldüğü… hiçbir şey “yerinde” değildi.
Ama her şey kendine özgüydü.
Portakalın tatlılığı, mandalinanın taze cesaretiyle birleşmişti teninde.
Ve o, insanların “fazla” dediği her şeyi taşımaktan gurur duyuyordu.
Yaklaştığında koku daha da derinleşti.
Gül ve portakal çiçeği, yaseminle sarılmıştı.
Ama esas olan o gizemli kremamsı tatlılık gibi beklenmedik.
Kadın onunla konuştuğunda fark etti:
Bu adam normallikten kaçan, sıradanlığa direnen biriydi.
Sonra o iz…
Vanilyanın sarmaladığı amber,
odunsu notaların içinde saklı sandal ağacı…
Onun ardından kalan şey sadece bir iz değil, bir his, bir arzuydu.
O kadın, o gece bir şeyi anladı:
Bazı adamlar göze değil, dengeye değil,
ölçüsüzlüğe çekicilik katar.
“Sıradanlığa Meydan Okuyan erkek için.”





Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.