ARFUA 27: Kıskançlığın Kokusu
Loş ışıklı bir barda, iki eski arkadaş yıllar sonra karşılaşmıştı. Sohbetleri ilerledikçe, aralarındaki eski rekabet ve kıskançlık yavaş yavaş yüzeye çıkmaya başlıyordu.
“Demek sonunda o terfiyi aldın ha?” dedi Cem, alaycı bir gülümsemeyle. “Her zamanki ‘yoğun’ çabaların sonuç verdi anlaşılan.”
“Çaba demeyelim de… belki de doğru kokuyu taşıyordum,” diye yanıtladı Ali, kendinden emin bir tavırla. Üzerinden yayılan zengin ve güçlü odunsu koku, bulunduğu ortama hakimiyetini ilan eder gibiydi.
“Koku mu?” diye küçümsedi Cem. “Parfümle mi kazanıyorsun artık başarıyı?”
“Başarıyı değil belki ama… dikkat çekmeyi sağlıyor,” diye karşılık verdi Ali. “Özellikle ‘gece’leri.”
Cem, Ali’nin yaydığı lavanta esintisini fark etti. “O keskin lavanta… Her zamanki klasiklerin. Ama sanki altında daha derin, daha… şehvetli bir şeyler var.”
“Belki de iris ve ambrette’in o ‘misk ebegümeci’ dedikleri notadır,” diye açıkladı Ali. “Biraz da armut tatlılığı katıyor.”
Cem, içten içe kıskanarak kokuyu daha dikkatli almaya çalıştı. “Armut mu? Odunsu bir parfümde meyve… Tuhaf bir karışım.”
“Tezatlar çekicidir,” diye fısıldadı Ali, gözlerini Cem’in üzerinde gezdirerek. “Tıpkı başarı ve… başarısızlık gibi.”
Cem’in çenesi kasıldı. “Sen her zamanki kibirlisin. O ‘güçlü’ kokunun arkasına saklanıyorsun.”
“Güçlü olmak kötü mü?” diye sordu Ali, sakinliğini koruyarak. “Özellikle bu ‘sonbahar’ akşamında… İnsana bir ‘sağlamlık’ veriyor.”
“Sanki her şeyi sen biliyormuşsun gibi konuşma,” diye tısladı Cem. “O kahverengi tonlardaki kasvetli kokun… Sadece kendini beğenmişliğini örtbas ediyor.”
“Belki de,” dedi Ali, omuz silkerek. “Ama en azından kokum fark ediliyor. Senin… ‘günlük’ kokun gibi değil.”
Gerilim bardaki loş havayı daha da yoğunlaştırırken, Ali’nin şehvetli ve odunsu kokusu etraflarına yayılmaya devam ediyordu. Kıskançlığın acı tadı ve başarının tatlı kokusu, o gece birbirine karışıyordu.
“ Kıskançlığın Gölgesinde Yükselen Şehvet”
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.